Kayıtlar

Resim
SİYAH BERE Merhabalar, size taze bitirdiğim, çok kaliteli bir Tabii projesiyle geldim, Siyah Bere. Gerek hikayesiyle, gerek karakter tahliliyle anlatmak için sabırsızlandığım bir dizi. Başlıyorumm😊 Önce şunu ifade edeyim, dizinin ana karakterinin ismini, 2019 yılında şehit olan Jandarma Uzman Çavuş Volkan Demirci'den aldığını okudum. Allah şehidimize rahmet eylesin.  Dizimiz en yalın ifadeyle yalnız bir tankın hikayesi. Sınır dışındaki terörist bölgesinde başarılı bir operasyonun ardından ülkeye dönüş yolunda geçtikleri köprü patlatılıyor ve tankımızın hikayesi böyle başlıyor. Dizinin çekim açıları aşırı güzeldi, gerek yakın çekim gerek mekan çekimleri, bayılarak izledim. Ben aslında hikayenin tam olarak böyle olduğunu bilmiyordum, köprünün patlatılma sahnesinde anladım ve hikayenin özgünlüğüne hayran kaldım! Daha önce tank temalı hiçbir asker dizi/filmi izlememiştim, bildiğim kadarıyla da yok zaten. Öncelikle çok şey öğrendim, tank mürettebatını, ne kadar zorlu şartlarda çalıştık...
Resim
  YEŞİL DENİZ MİLENYUM/ 1. SEZON Yazmak, biraz gözümü korkutan bir iş. Bir filmle, bir kitapla ya da bir anıyla başladığın yazının devamında içinin dehlizlerine dalıveriyorsun. Sonunun nereye gideceğini bilmediğinden cesaret ve sabır isteyen bir şey. “Yazmak, insan yazsaydı ne yazardı, bunu öğrenme çabasıdır. Ancak yazdıktan sonra öğrenebiliriz bunu,” der Ali Ural. Bakalım ne satırlar dökülecek bu yazıda, beraber öğrenelim. Yeşil Deniz Milenyum’un 1. Sezonu hakkında konuşacağım. Yeşil Deniz’i yayınlandıktan epey sonra izlemiştim. Tam bir klasik, kült bir dizidir, onda hemfikirim. Ancak Milenyum'a geçmeden önce Yeşil Deniz hakkında bazı eleştirilerim var. Dostluğun, sağdıçlığın, dayanışmanın, fedakarlığın bolca olduğu bir dizi bu. Aynı zamanda garibanlıktan paçasını kurtaramayanların, mavi denizlere özlem duyanların hikayesi. Hakkını yiyemem, ilk yarının komedisi o kadar iyiydi ki, katıla katıla güldüğümü bilirim. Ama yarıdan sonra sanki tekrar düşmüştü dizi. Sağdıçlar hep başla...
Resim
  HAYAL MEYAL Yakınlaşmış bir ölüm mü? İnsan alışıyor bir şekilde. Benim aklım hala sende. Susuşunda. Gözlerini kaçırışında aklım. Gidişinde en çok... Tarık Tufan okudunuz mu hiç? Benim okuduğum ikinci kitabı bu. İlki Şanzelize Düğün Salonu'ydu. Diğer kitaplarını da hemen ekledim listeme. Çok yalın bir üslubu var, okurken sizi alıp götürüyor, zihninizi yormuyor. Ama edebî açıdan da doyuruyor. Genel olarak böyle mi bilmem ama, iki kitabında da hafif depresifti ana karakter. İsmini hiç öğrenemediğimiz bu karakterlerden, yani birinci ağızdan dinliyoruz hikayeyi. Bu kitap, 34 yaşında kanser hastalığına tutulmuş bir gencin hikayesi. Hastalığını duyduğu andan itibaren yıkılışını, yalnızlığını ve sonra da kabullenişini dinliyoruz ondan. Artık alışıyordum hastalığıma. Alışabilmemi de garipsiyordum. Tam o zamanlarda öğrendim ki, insan denilen varlığın alışamayacağı hiçbir durum, hiçbir olay yok yeryüzünde. Karakter çok yalnız biri. Hani dışarıda yürürken fark edilmeyen kimseler olur ya, sır...
Resim
 DEM Fatih Duman’ın kalemini çok seven ve üç harfli serisinin tamamını edinen biri olarak DEM kitabını size takdim edeyim. Diğer kitaplarına göre kurgusu bir nebze daha zayıf kalmış, asıl konuya daha geç girmiş. Ama kitap oldukça ince ve yazarın üslubu yine alıp götürüyor sizi. Hiç bilmediğim, sadece adını duymakla yetindiğim birisini anlatıyor; Telli Baba. Romanı okuduktan sonra daha ayrıntılı olarak baktım, hakkında birkaç rivayetten başka hiçbir bilgi bulunmuyor. O birkaç rivayet de birbirini tutmuyor. Kimisi Osmanlı’nın bir tabur imamı olduğunu, kimisi aslında Telli Gelin adlı bir kız olduğunu, kimisi de sevdiğine kavuşamayan bir mâşuk olduğunu söylemiş ve daha bunun gibi birkaç rivayet daha. Türbesi Sarıyer’de, boğaza nazır bir şekilde defnedilmiş. Sanki İstanbul’un muhafızlarından biri. Hikaye, sakin bir kütüphaneci olan Bilal’in, kütüphanede adı dahi olmayan bir kitap bulmasıyla başlıyor. Kitap, Benjamin adlı bir yabancının mektuplarından oluşuyor. Önce İstanbul’a olan h...
Resim
RÂVİ: HİCRİ İKİNCİ YÜZYILDA BİR MUHADDİSİN HADİS SERÜVENİ   Merhabalar, yeni bitirdiğim, çok istifade ettiğim, çok lezzet aldığım bir kitabı tanıtmaya geldim. Hem roman karakteri gibi kurgusal, hem de ilmî açıdan bu kadar doyurucu az kitap okumuşumdur. Eğer hadis ilmine, tarihine merakınız varsa, bu kitap size çok faydalı olacaktır. Kitabın ana karakteri olan râvî, kurgusal biri, kitap da onun on altı yaşında çıktığı rihlesini (hadis aramak için çıkılan ilim yolculuğu) anlatıyor. Kah râvînin kendi ağzından dinliyoruz, kah üçüncü bir gözle izliyoruz olanları. Ama rihle boyunca gittiği yerler, karşılaştığı hocalar, aldığı hadisler gerçek. İşte burada yazarın ilmî birikimi devreye giriyor. Kendisi zaten İlahiyat hocası. Şehirlerin tasvirleri, ders halkaları, hocaların ahvali... Ben okurken mest oldum. Okudukça hadis ilmine daha da hayran kaldım. Ne zorluklar çekilmiş, ne yolculuklar yapılmış hadisleri öğrenmek adına. Bildiğim âlimlerin adı geçtikçe nasıl mutlu oldum. Bu râvîmiz...
Resim
GASSAL Bugün size son zamanlarda her yeri kasıp kavuran bir projeyle geldim: Gassal. Ne zamandır yazmak istediğim ancak bir türlü vakit bulamadığım bir şeydi. Herkes kendi penceresinden gördüklerini yazdı diziyle ilgili. Ben de bulabildiğim minik bir boşlukta yazmaya koyulayım dedim. Ama ne yazacağımı ben de bilmiyorum. Bakalım parmaklarım beni nereye sürükleyecek. Bir dizi çok meşhur olursa onu pek izlemem aslında. Özellikle de sosyal medyada sürekli paylaşılıyorsa. Ama Gassal'a karşı pek önyargılı olamadım, çünkü konusu her şeyden başkaydı. Sezon finaline dair büyük bir spoiler da yiyince, artık ne kaybederim ki en iyisi başlayayım dedim. (Not: Dizilerin önemli yerlerini ve finallerini lütfen sosyal medyada paylaşmayın, tüm heyecanımız uçup gidiyor)                                                              Adından da anlaşılacağı...
Resim
YAŞLI BALIKÇI İLE DENİZ Bugün bir kitap önerisiyle geldim. Hızla bitirebileceğiniz, sade ve sürükleyici bir hikaye: Yaşlı Balıkçı ile Deniz. İnternette Yaşlı Adam ve Deniz olarak buldum, ama benim elimdeki kitap 1994 baskısı. İsim değişikliği o yüzdendir diye tahmin ediyorum. Sayfaları bile eski sarı yapraklar ki kokusuna bayılırım :) Aslında kitapla ilk tanışmam Summer Strike dizisiyle oldu. Dizinin tanıtımı şurada: Summer Strike  Şehir hayatından bunalıp bir kasabaya taşınan kızımız bir kütüphaneye gidiyordu. Bu kitabı eline alıp rastgele bir yer açıyordu. Şu satırlar gelmişti. Ondan sonra kasabada kalmaya karar veriyor. Hatta sonra kütüphaneci çocukla tanışınca onu da kitaptaki yaşlı balıkçıya -Santiago- benzetiyordu. Sonra kitabı merak edip ben de almıştım. Kitabın adında geçtiği gibi hikayemizin kahramanı yaşlı bir balıkçı. Balık tutmakta çok profosyonel. Tanıyıp güvendiği bir kişi var hayatta, o da kendisinden balıkçılık öğrenen bir çocuk. Santiago bir gün balık tutmak için ...