Merhabalar Efendim. Hafif bulutlu ama açık mı açık bir ekim sabahı. Biraz cebelleştim göz kapaklarımla sabah. Kedim uyandırmaya gelmedi, ondandı zorlanışım. Her neyse kalktım, yüzzümü o suyun kaldırma kuvvetiyle yıkadım. Aldım kitaplarımı, tabletimi, geldim kimsenin olmadığı bir köşeye. Herkes uyuduğu için şanslıydım bu konuda. En sevdiğim saatler, sabah saatleri. Kimse olmuyor ayakta, kendinizle başbaşasınız. Bazıları gece insanıdır, ben hiç öyle olmadım. Çünkü kazanılan bir gece, kaybedilen bir gündür. Kazanılan bir sabahsa, kazanılan bir gündür. Günü geceye yeğliyorum. Açtım Cahit Oben-En Büyük Şabah müziğini, yazmaya başladım bu satırları.
Bir hayli zamandır aklımı kurcalıyor bazı meseleler. Bu asrın dehşetini iliklerime kadar hissetmemi sağlayan, zorlu meseleler. Kendimizi, evlatlarımızı nasıl kurtaracağız bu dehşetli asırdan? Bu dehşetli asrın kasırgalarından nasıl selamet çıkacağız? Ben, açıkçası bunun pek de farkında değildim. Evladınız ya da akrabalarınızdan biri olduğunda anlıyorsunuz zamanın ne kadar korkunç oluğunu. Her dakika bir ejderhanın imanı çalmak için nasıl beklediğini görüyorsunuz. Ah, beni nefsimle bir an başbaşa bırakma diyen Nebî'yi anlıyorsunuz bir nebze. O zamanki nefislerle bu zamanki nefisler mi bu kadar farklı, yoksa zaman mı çok dehşetli? Belki de ikisi birden hücum ediyor insana.Derdi verenin dermanı da gönderdiğine iman ettim ben. Bizi bu asırda yarattıysa, bu asrı yarattıysa, dermanlarını da yaratmıştır, âmennâ. Bazen ümitsizliğe düştüğümde işte bu aklıma geliyor. Adı gibi kalbime inşirah veren ayetler kalbime geliyor. "Her zorluktan sonra kolaylık vardır." Hatta iki kolaylık vardır buyuruyor Nebî tefsirinde bu nurlu ayetin. Ayet iki kere tekrar ediyor zira. Usr-zorluk, yüsr-kolaylık. Usr iki ayette de elif-lam takısıyla; el-usr. Ancak yüsr'de elif-lam yok, ikisinde de yüsr. Arapçada elif-lam varsa o, bahsedilen, bilinen bir şeydir yani marifedir. Ancak elif-lam yoksa bilmediğimiz, yeni bir şeydir, yani nekredir. Ben bu hadisi okuyunca o kadar ferahlamıştım ki, demek derdi gönderen iki derman gönderiyor. Ağız dolusu elhamdülillah.
O halde ondan bekleyelim dermanı, ha beklerken de boş durmayalım, biz de o dermana zemin hazırlayalım. Sây ü gayret edelim, bize düşen neyse bu cihatta, onu layıkıyla yerine getirelim. Gayret bizden, tevfîk Allah'tan...
Yorumlar
Yorum Gönder