ASLAN DERİSİ (POOSTHE SHİR)



Bu sene çıkan ve çevirisi de yapılan çok güzel bir polisiye İran dizisi önerisiyle geldim. Pek çok kez sosyal medyada karşıma çıkmıştı, ancak izleyebildim. Hatta geç bile kalmışım. Shahab Hosseini en sevdiğim İranlı oyunculardan. Hem her girdiği rolü, sanki gerçekten o kişiymiş gibi yansıtıyor, hem de gerçek hayatta oldukça mütevazi, nahif bir kişilik sahibi. 




Dizimizin konusuna gelirsem, Naim, 15 yıl hapis yatmış bir adam. Onu orada tek hayatta tutan tek şey bir gün kızına kavuşma umudu. Küçük bir çocuk olarak bıraktığı kızını, 15 yıl sonra yetişkin biri olarak buluyor. Sahil ise babasını, kendisinin en zor zamanlarında yanında olmadığı için suçluyor. Ama baba kızın buzları eritmesi çok uzun sürmüyor. Zira bir kızın en ihtiyaç duyduğu kişi babasıdır. Her ne kadar annesi başka bir adamla evlenmiş, o adam da elinden geldiğince Sahil'e babalık yapmış olsa bile... Sahil hayat dolu, neşeli bir kız. Babasıyla barıştıktan sonra birlikte vakit geçirdikleri sahneler çok tatlıydı.. Sonrasında beraber Kuzey'e yolculuk yapıyorlar. Ve dönüş yolunda Naim fenalaşıp bayılıyor, uyandığındaysa Sahil'i bulamıyor. Sahil kaçırılmıştır. 

Babasına kavuşan Sahil, Sahil'ine kavuşan Naim...



İşte dizinin asıl konusunu teşkil eden kısım da burada başlıyor. Sahil'in bulunması için Naim, Shahab'ın oynadığı Muhib Mişkat adlı polisle birlikte Sahil'in izini sürmeye başlıyor. Muhib, mesleğine aşık bir adam. Kızını bu uğurda feda eden bir adam. Orayı çok açıklamadılar ama (ben de kaçırmış olabilirim) peşinde olduğu bir suçlu kızını öldürüyor. Henüz 5-6 yaşlarında çok tatlı bir kız... Kızının katilini darağacında sallandırdıktan sonra Muhib, kızının saç tokasını bileğine takıyor ve polislik mesleğine küsüyor. İki yıl boyunca evine kapanıyor. Ta ki Sahil'in kaçırılma vakası olana kadar. Bu dosyayla birlikte yeniden polisliğe dönüyor.


İkisinin de kızlarının başına gelen olaylar, Naim ve Muhib'i zamanla daha ziyade birbirine bağlıyor. Ben açıkçası bu ikisinin seyir zevkine bayıldım. İkisi de çok iyi oyuncu ve o duyguyu öyle güzel verdiler ki... 


Dizide diğer yan roller de pek çok yönden tamamlayıcıydı. Rıza Pervane olmasa zaten dizi eksik kalırdı. Naim'in en yakın dostu...Onun etrafında pervane... Adının yanına Pervane lakabı almış bu yüzden. Onun sadakati, vefası çok güzeldi. Sadra; Sahil'in erkek arkadaşı. Onun da Naim ve Rıza'ya katılıp, canı pahasına onları bırakmaması... Özellikle en sonra Rıza'yla Sadra'nın abi kardeş gibi olması çok güzeldi. Ve Sahil'in annesi; başta sinirlensem de, sonrasında ne güçlü kadınmış dedirtti. Metanetini son ana kadar korudu. Belki de Rabbimin annelere verdiği özel bir lütuf bu.




Son ana kadar bu olaya karışmış pek çok kişiye ulaşmalarına rağmen asıl kişiyi bulamamaları heyecanı artırmış. Ama final sahnesinde hüngür hüngür ağladım... O nasıl bir sondu ya... Naim için, Sahil için, boşa giden hayatlar için... Biraz da olması gereken oldu gibi. Çok da söylemek istemiyorum çünkü polisiyelerde spoiler hiç iyi olmuyor. Ama dizide bu dediklerimden çok daha fazla olay örgüsü olduğunu bilin, son ana kadar tempo düşmüyor. Müziği de çok çok güzeldi, arada dinlerim.

Şu üçlü ekip bambaşka...


İnsanın böyle dostu olmalı...


Bu ekip çok havalıydı be..



Yeni yazılarda görüşmek üzere...




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar