.jpeg)
Merhabalar Efendim. Hafif bulutlu ama açık mı açık bir ekim sabahı. Biraz cebelleştim göz kapaklarımla sabah. Kedim uyandırmaya gelmedi, ondandı zorlanışım. Her neyse kalktım, yüzzümü o suyun kaldırma kuvvetiyle yıkadım. Aldım kitaplarımı, tabletimi, geldim kimsenin olmadığı bir köşeye. Herkes uyuduğu için şanslıydım bu konuda. En sevdiğim saatler, sabah saatleri. Kimse olmuyor ayakta, kendinizle başbaşasınız. Bazıları gece insanıdır, ben hiç öyle olmadım. Çünkü kazanılan bir gece, kaybedilen bir gündür. Kazanılan bir sabahsa, kazanılan bir gündür. Günü geceye yeğliyorum. Açtım Cahit Oben-En Büyük Şabah müziğini, yazmaya başladım bu satırları. Bir hayli zamandır aklımı kurcalıyor bazı meseleler. Bu asrın dehşetini iliklerime kadar hissetmemi sağlayan, zorlu meseleler. Kendimizi, evlatlarımızı nasıl kurtaracağız bu dehşetli asırdan? Bu dehşetli asrın kasırgalarından nasıl selamet çıkacağız? Ben, açıkçası bunun pek de farkında değildim. Evladınız ya da akrabalarınızdan biri olduğunda anl...